Eznevit Zirve – Aladağlar 3560 mt

              Yaz zirve programına bakıpta Eznevit Zirve yi görünce çok sevinmiştim.İnternetten de araştırınca çok fazla bilgi olmadığını gördüm.Umarım bu bilgiler gidecek arkadaşlara ışık tutar nitelikte olur.Ayrıca sorularınız olursa cevaplamaya çalışırım.
           Nedendir bilmem heyecanlıydım ve zirve tarihinin gelmesini iple çekiyordum.Gidiş – dönüş biletlerimi ayarladım ve neler götüreceğime dair listemi de yapıp kendi kendime bir saatte çantayı toparlarsın artık dedim.
           Faaliyet için Cuma günü yola çıktım.Saat 20:00 İstanbul – Niğde otobüsüne binmek üzere servise bindim.Otobüs yolculuklarında iyi uyuduğum için bu yolculuğunda iyi geçeceğini biliyordum nitekim öyle oldu.Güzel bir uyku çekerek sabah 09:30 da Niğde’ye vardık.Otogarda önceden konuştuğumuz kişiyle saatleri netleştirip Demiz Kazık Köyü’ne doğru yola çıkacaktık.
           Bu arada merkezde gezme fırsatım da oldu hatta arkadaşlarla kahvaltı ettik ama İstanbul’da bu kahvaltıdan daha iyisini yapardık.Domatesler plastik gibi,zeytinin peynirin derseniz tadı tuzu yok.Anlayacağınız Anadolu da mı geziyoruz yoksa İstanbul’un ücra yerlerinde mi belli değil.Niğde de böyle bir yer.Şehre özgü pek bişey göremedik ve bu bizleri şaşırttı.Lafı uzatmadan Demiz Kazık Köyü’ne doğru yola çıktık.Hava kapalıydı ama yağış yoktu.Minibüsten inince çok beklemeden traktöre atlayarak “Sarı Mehmetler Yurdu” na yani kamp yapacağımız alana doğru yol aldık.
           Çadırları kuralım hazırlanalım derken birden yağmur bastırdı ve hemen kurduğumuz çadırlara girdik.Bir şey yapamayız düşüncesiyle uyku tulumunun içine girerek biraz kestirmenin iyi bir fikir olduğu kanaatine vardım.Bir ara kollarıma çarpan bişeyleri hissettim ve çadırın bagaj kısmından bakınca misket büyüklüğünde dolu parçalarının yağdığını gördüm.Faaliyet tarihimizi de atlamayayım 23 Haziran.

                                  Çadırın bagaj kısmından dolu görüntüsü 




Kamp Alanından Kesit
           Bol bol yağan yağmur ve dolu sonunda yerini açık bir havaya bıraktı ama artık akşam olmak üzereydi ve hazırlıklar yapılarak yemekler yeniliyordu.Menü de daha önce düşündüğümüz gibi ton balıklı makarna vardı.Yemek seçmediğim için kamp alanlarında yemek konusunda hiç sorun çekmem,doymam yeterlidir..
Çadır arkadaşımın bacağı 🙂 Makarna güzeldi..
           Saat 21:00 gibi yatarak;saat 02:00 kalkarım diye düşündüm saati de bu şekilde kurduk çadır arkadaşımla.Sucuk kızartıp kahvaltıyı öyle yapacaktık.Size tavsiyem;güzelde görünse sucuk pek iyi olmayabiliyor malum tırmanışlarda içiniz yana yana su arayabilirsiniz.Daha hafif bir şeyler yemek bence çok daha ideal.

           Saat 03:00 dendiğinde ekip toplandı ve herkes tırmanışa hazır.Kafa lambaları kasklar eksiksiz şekilde takılmış yola koyuluyoruz.


                                                     Gün ağarırken
           Biraz tırmandıktan sonra terlemeler başlıyor ve içlik ile kalana kadar soyunuyoruz.Havada biraz biraz aydınlanmaya başlıyor.Tabi aydınlanan hava ile birlikte koyun sürüleri de harekete geçiyor ve çoban köpekleri bizler için en büyük tehlikeyi oluşturuyor.

                                                    Koyun sürüsü (Eznevit Yaylası)

                                  Bu görüntüsü oldukça masum ve sevimli
           Neyse ki sürüyle işimizin olmadığını anlayan köpekler sakinleşerek geçmemizi bekliyorlar.
           Bu arada gittikçe zorlaşıyor tırmanmak.Çantanızdaki kıyafetler bile ağır gelmeye başlıyor.Keşke almasaydım,bu da gereksizmiş gibi cümleler sarf ediyorsunuz içinizden.

           Az gittik uz gittik dere tepe düz gittik derler ya o hesap ama dere ve su ile ilgili hiçbir şey yok.Kuruduk desek doğru söylemiş oluruz.En az 2 – 2,5 lt su taşımak gerek yanımızda bu tarz faaliyetlerde.Baktınız fazla mı geliyor dökersin suyu nihayetinde ağırlığı yok.

           Bir ara duvardan tırmanırken zorlanıyorum hatta hiç bırakmayacakmış gibi yapışıyorum düşme korkusuyla ama atlatıyorum.Sonra yukarıda duran arkadaşımdan aşağı düşen taşlarla mücadele başlıyor.Yumruktan büyük taşlar mermi gibi üzerimize düşüyor.Kimisi ikiye ayrılıp farklı kollardan sıçrıyor ve en tehlikelisi de bu..Taşların vücuda isabet ettiğini düşündüğümde kesin esaslı hasar bırakır diyorum kendi kendime.

                                                     Bulutlar ve Kar

                                Burada düşme hissi yaşıyorsunuz hafiften 🙂


            Belli bir yükseklikten sonra özellikle 2900mt – 3000mt lerde kalp atışlarınızın kulaklarınızdan geldiğini zannediyorsunuz,yüksek irtifa böyle birşey diyorum gülerek.       Ve bunca meşakkatli yoldan sonra bulutların üzerinde,saat 12:15 te zirve yapıyoruz. Geri geri giden bacaklardan eser bile yok.O kadar iyi ki görüntü,tüm yorgunluğumu alıyor manzaraya takılıp kalıyorum.Zirve defterine yazı yazarak inişe geçme zamanı geldi diyoruz.

                                        Ötesi yok bulutların üzerindeyim
          Yaklaşık 8 saat çıkış için uğraştığımız yerden çocuklar gibi şen şakrak iniyoruz.Yan yan basarak ve zorlandığımızda kendimizi geri atarak.Çok eğlenceli oluyor.Arada dinleniyoruz ama görüş mesafesi kimi zaman o kadar azalıyor ki arkanızdaki kişi ile görüş mesafesi 1 – 2 metre oluyor.Böyle hızlı inmenin de bir mükafatı var tabi.


          3,5 saat sonra Emli Vadisine varıyoruz.Artık yol düzleşiyor ve bacaklarımız rahatlayacak diye düşünürken yağmur iri taneler halinde üzerimize düşüyor.Ekipte yorulanlar ve geride kalanlar olduğu için beklemeyi pek düşünmeden hızlıca ilerliyoruz ve traktöre haber vererek eşyalarımızı topluyoruz ama ne toplama sucuk gibi oluyorum.Battı balık yan gider diyerek oturuyorum traktörün teknesine artık neresi ıslanırsa..Zaten ıslanmadık yerimde kalmıyor yol boyunca yağmaya devam ediyor yağmur..

                                                         Emli Vadisi
           Tıngır mıngır ilerlerken sonunda Çukurbağ Köyü’ne varıyoruz.Minibüse binip otogara hareket edelim derken yolda bir dolu yağıyor sanki gök delinmişcesine.  Yağmur konusunda bayağı şanslıyız anlayacağınız.
           Zar zor yetiştiğimiz otogarda yemek bile yiyemeden İstanbul’a dönüyoruz.Tabi içimizde zirve yapmış olmanın verdiği mutlulukla.. 
           
           Rota ile ilgili birkaç bilgi: 

                                       
                                                      Rota Haritası 

Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir